Leyla Bektaş Ata’nın “Limontepe’de Yaşamak, Büyümek, Beklemek” kitabı İzmir’in gecekondu bölgelerinden Limontepe’ye bir yolculuk sunarak neoliberal kentleşmenin etkileri altında şekillenen mahalle yaşamını gözler önüne sergilemektedir. Ata, çocukluk ve gençlik yıllarını geçirdiği bu mahalleye bu defa araştırmacı kimliği ile geri dönerek bir zamanlar sıradan olan gündelik yaşantısını feminist bir perspektiften yeniden ele almaktadır. Ata’nın nitel bir araştırma yöntemi olarak seçtiği oto-etnografi okuyucuya yazarın kendi deneyimlerinin ışığında mahalle sakinlerinin iç dünyalarını, özlemlerini ve yaşam pratiklerini gözlemleme şansı tanımaktadır. Böylece Ata ne içinde ne de büsbütün dışında olduğu bu mahalleyi araştırmacı kimliği ile yeniden düşünmüştür.

Leyla Bektaş Ata, kent yoksulları yani gecekondu sakinlerinin kent merkezinin etrafında nasıl bir hayat sürdürdüğünü, gündelik yaşam pratiklerini; ev, mahalle ve kent ilişkisi üzerinden incelemektedir. Aynı zamanda kuşak çatışması niteliğinde olan eser kente geliş ve gecekondu hayatının nasıl başladığını birinci kuşak üzerinden anlatırken; ikinci kuşak ile toplumsal değişimi gözlemlemektedir. Böylece gecekondunun toplumsal varoluşu, gelişimi ve günümüz kent yapısı ile etkileşimi incelenmiştir. Mikro boyutlarla kişisel yaşam hikayelerine dayanan bu anlatı toplumsal cinsiyet, değişim ve sınıf bağlamında ele alınmaktadır.

Leyla Bektaş Ata Kimdir?

1987 yılında İzmir’de doğan Ata, Anadolu Üniversitesi’nde lisans derecesini bitirdikten sonra Marmara Üniversitesi’nde yüksek lisansa başlamıştır. 2019 yılında Hacettepe Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde doktorasını tamamlamıştır. Şu anda Kadir Has Üniversitesi’nde doktora sonrası araştırmacı olarak çalışmaktadır. Kent ve toplumsal cinsiyet alanında çalışmalar yapan Ata, Kentsel Dönüşümün Eşiğinde Ev, Mahalle ve Kent Deneyimi: Limontepe Örneği adlı doktora teziyle İlhan Tekeli Doktora Ödülü’nü almaya hak kazandı (Zeytinburnu Kent Çalışma Ödülleri, 2021).

Başka Bir Giriş

Leyla Bektaş Ata Limontepe’de Yaşamak, Büyümek, Beklemek adlı çalışmasında sadece kendi kişisel yaşam hikayesini değil aynı mahallede yaşadığı kişilerin hikayesini her biri farklı modelle yapılmış ve birleştirilmiş dantel gibi özenle işlemiştir. Klasik bir göç hikayesinin ilk durağı olan Limontepe iş imkanları, kentin cazip yönü ve daha iyi hayat koşulları nedeniyle tercih edilmektedir. Limontepe’yi Limontepe yapan temel özellik ise bu değildi. Gecekondu yapısıyla günümüzde fark edilse bile limona benzeyen yapısı nedeniyle böyle anılmaktadır. Daha iyi hayat koşulları hayali ile gelinen bu yer zaman içinde yoksullukla birlikte anılmaya başlamıştır. Aynı zamanda uyuşturucu ve gecekondu yapısıyla tehlikeli olarak anılan bu mahalle damgalı bir statüye sahip olmuştur.

Şehrin merkezinde Limontepe’li biriyle karşılaşanlar mahalleye yönelik olumsuz önyargılar nedeniyle şaşkınlık yaşamaktadır. Bu önyargılar Limontepe’yi sosyoekonomik koşulları dolayısıyla belirli bir damgalanma ile değerlendirirken; mahalle sakinlerinin beklenmedik şekilde “düzgün” bir birey olduğu anlaşılmaktadır. Her şeye rağmen mekansal deneyim ve duygunun Limontepe’de yaşamış insanlar için olumlu bir ortak paylaşım alanı sunmaktadır. Hatta bazı görüşmeciler onlara verilecek daireler karşılığında bile komşularından vazgeçmeyeceklerini ifade etmiştir. “Yoksulların ruhları en iyi birbirleriyle tanışır ve anlaşırlar! … yoksullar, … yoksul olmayanların asla öğrenemeyeceği sessiz işaretleri ve gizli dilleriyle yüzyıllardan beri durmamacasına mırıldanıyorlar” ( 2011, ss. 1-2’den akt., Ata, 2021).

Göçmen, Sakin ve Yolcu

Ata, köyden kente göç sürecini göçmen, sakin ve yolcu kavramlarıyla açıklamakta ve bu süreci toplumsal cinsiyet perspektifiyle değerlendirmektedir. Köy yaşamında arka planda kalan kadın, eşinin seçtiği kentte edilgen bir konuma sürüklenir. Kırsalda sahip olduğu hayvancılık ve bahçe işleri gibi becerilerin yerini, kent yaşamında ev işleri, çocuk bakımı ve dantel oyası gibi etkinlikler alır. Kadının kente yönelik umutları, kentsel hayatın gerçekleriyle karşılaştıkça yerini derin bir hayal kırıklığına bırakmaktadır.(Tiryaki, 2022). Sakin aşamasında kente gelen aile gecekondu inşasına başlamıştır. Önceleri yalnızca yatak odası ve salondan oluşan bu yapı  zamanla mutfak ve balkon gibi ek alanlarla genişletilmiştir. Çalışmada, ilk dönemde mutfağın olmaması nedeniyle tenekelerde yemek pişirme veya tüplü bir odanın mutfağa dönüştürülmesi gibi pratikler incelenmektedir. Ata’nın evinde ise mutfak, çocuk odası bulunmayan ailelerde ders çalışma alanı olarak farklı bir işlev kazanmıştır. Sürecin son halkası olan yolcu ise kentsel dönüşüm söylentileri ile belirginleşmiştir. Bu söylentiler belirsizlik yaratarak konutlara yatırım yapılmasını ve mahallede aidiyet gelişimini engellemiştir. İlk kuşak komşuluk ilişkilerini ve kurulu düzeni kaybetme kaygısı taşırken, ikinci kuşak mahalle dışına taşınmaya yönelmektedir (Tiryaki, 2022). Böylece Limontepe bir yaşam alanı olmaktan çok varılacak olan yolun üzerinde bulunan tepedeki mahalledir.

Feminizm ve Sahaya Dair

“Limontepe’nin sadece fiziki şartlarının ve görünümünün değil, aile içi ilişkilerin, alışkanlıkların, toplumsal ilişkilerin, kadın erkek ilişkilerinin, “toplumsal cinsiyet” merkezli değişimin de neye karşılık geldiğini çocukluğunun yetişkinleriyle konuşarak kayda geçiriyor. Alanda hem mahallenin hem mahalleden çıkmış bir bilim insanı olarak var; hayatının bir bölümünün geçtiği o yerde “mahalle sakini” ile “eski mahalle sakini” birbirine karışıyor.” (Aycı, 2022)

Aycı Limontepe’yi incelerken Ata’nın kitaptaki araştırmacı ve aynı zamanda özne olma hikayesine değinmekte ve aynı zamanda toplumsal cinsiyet bu hikâyede önemli bir rol oynamaktadır. Limontepe benzer kültürel altyapılardan gelen kadınların (genellikle değersizleştirilen veya görmezden gelinen) kentleşme süreciyle yeni bir yaşam umuduna kapıldığı, ancak çoğunlukla bu umutlarının karşılık bulmadığı bir çevre sunmaktadır. Genç yaşta evliliklerin yaygın olduğu, ev içi emeğin görünmez kılındığı ve çocuk yaşta dahi kız ve erkek çocuklarına eşit olmayan bakış açılarıyla yaklaşılan mahallede toplumsal cinsiyet eşitsizliği belirgin bir şekilde devam etmektedir. Ata, kadının konumunu yalnızca ev içinde değil Limontepe’nin alt ve üst mahallelerinde de kapsamlı bir şekilde ele almıştır.Kadınlar çocukluklarından itibaren oyun oynadıkları için dövülen ya da belirli saatlerden sonra erkeklerin egemen olduğu sokaklarda büyümüşlerdir. Bu erkek egemen yaşam kadınların yaşam biçimine öylesine tesir etmiştir ki Limontepe’li kadınların bile eril dil kullandığı görülmektedir. Ancak Ata’nın mülakatlarında gördüğümüz gibi toplumsal değişimle birlikte özellikle ikincil kuşaktaki kadınlar toplumsal cinsiyet eşitliğini daha fazla benimsemiş, en azından kendi kız çocuklarına karşı daha şefkatli davranmaktadır.

Metodoloji

Leyla Bektaş Ata, büyüdüğü mahalleyi araştırma konusu yaparak öznel deneyimlerini aktarmıştır. Yapmış olduğu çalışmada nitel araştırma yöntemini kullanmıştır. Nitel araştırma yöntemleri sosyal olguları bulundukları çevre içinde araştırmayı ön planda tutmaktadır ve incelenecek olan kişi ve olguların anlam dünyasını derinlemesine incelemek amacıyla kullanılmaktadır (Yıldırım, 1999). Ata 15 yıl boyunca araştırmanın sahası olan mahallede yaşamıştır ve bu nedenle çoklu-metodolojik yaklaşım geliştirmiştir. Araştırmanın ilk deseni olarak ise oto-etnografi seçilmiştir. Oto-etnografi, kültürel deneyimleri anlamak için araştırmacının kişisel deneyimlerinden yola çıkması ve sistematik olarak incelemesi anlamına gelmektedir (Çelik, 2013). Aynı zamanda etnografiden yaralanmıştır çünkü kendi yaşantısının yanı sıra kitabının büyük bir çoğunluğu mahallenin deneyimlerinden oluşmaktadır. Etnografi bir grubun yaşamına dahil olarak gündelik yaşam pratiklerinin incelenmesidir (Çarpar, 2020). Tüm bunları feminizm ile birleştirerek, feminizm perspektifinde etnografi ve oto-etnografiyi ele almaktadır. Ata metodolojisini kurgulayarak saha ile iç içe ve sadece mülakat değil kendiliğinden gelişen odak grup, gözlem, kişisel deneyimlerini kullanmıştır. Mahallenin tarihini öğrenmek için arşiv çalışması yapmış ama bazı noktalarda yanıtsız kaldığı için görüşmecilerin ifadelerini kullanmıştır. Böylece kendi deneyimleri ve sahayı bir arada incelemiştir.

Peki Ya Erkekler?

Belki Ata’yı bu yönden eleştirmek pek doğru olmayabilir. Sonuçta bu çalışmanın vaatleri arasında erkeklerin düşünce dünyasına tamamiyle anlamaya ve açıklamaya çalışmak yoktu. Hatta buna rağmen erkekleri unutmamış onlarla gerçekleştirilen mülakatları ve gözlemleri kitaba başarılı bir biçimde eklemiştir. Ancak bir göç hikayesinde kadınların kente entegrasyonu başarılı bir biçimde sunulurken, aslında kente ilk gelen ve iş bulma süreçlerinden sonra ailesini kente getiren erkeğin algı dünyasını okuyabilmek tamamlayıcı olabilirdi. Ata erkeklerin geçmiş hakkında konuşmayı tercih etmediğini, onun yerinde kentsel dönüşüm süreci hakkında bilgi verdiğini ayrıca belirtmiştir. Limontepe’nin erkek egemen yapısı ve normlara etkisi birçok kez ele alınmıştır. Kitapta örnek olarak, kadın ve erkeğin eşit miktarda katkılarıyla sahip olunan bir evin tapusunun erkeğe ait olduğu söylenmektedir. Alışmış oldukları yaşam biçiminden ayrılarak daha iyi koşullar için geldikleri Limontepe’de eski geleneksel yapılarını sürdürmeleri ve bunun nedenlerini erkekler üzerinden ele alarak incelemek tamamlayıcı bir bakış açısı sunabilirdi.

Kaynaklar

Aycı, M. (2022). Limontepe: Ekşi Tatlı Bu Bizim Hayatımız. İdealkent, 13(38), 2982-2985.

Çarpar, M. (2020). Sosyolojide İki Niteliksel Desen: Fenomenolojik ve Etnografik Araştırma. The Journal of Social Science, 4, 690.

Çelik, H. (2016). Kültür ve Kişisel Deneyim: Bir Araştırma Yöntemi Olarak Otoetnografi. İstanbul Sosyal Bilimler Dergisi, 6.

Tuncer, T. (2022). Kitap İncelemesi: Leyla Bektaş Ata’nın “Limontepe’de Yaşamak Büyümek Beklemek: Kentsel Dönüşüm Öncesi Bir Mahalle Anlatısı” Başlıklı Çalışması. Planlama.