İnsan, insanın varlığıyla birikerek oluşan toplum, oldukça geniş anlamlara dayanabilen bir olgudur. Toplum; zaman içerisinde değişen, gelişen, yerine yenilerini bırakan ve kimi zaman da eskiye özlem duyulmasına neden olan olguları barındırmaktadır. Modern dünya ve bunun da ötesine geçilen post-modern dünya algısıyla insan yaşamında belli başlı değişimler meydana gelmiştir. Bu değişimlerin büyük çoğunluğu dijital dünya bakışı ile gün yüzüne çıkar duruma gelmektedir. Okumakta olduğunuz bu yazıda geleneklerin post-modern dünyada teknolojiye bağlı olarak yaşadığı değişimlerin ele alınması amaçlanmaktadır.

Modernizmin doğuşu farklı kaynaklarda farklı olaylara dayandırılmış olsa da sanayi devrimi ve makineleşme dönenine dayandığını söyleyebilmemiz mümkündür. Sanayi dönemi sonrasında yaşanan kentlere göç ve kentteki yaşamın artması modernitenin de doğuşuna dayanmaktadır.

Modernite her zaman geleneksel olanın karşısında yer almış ve gelenekselin antitezi olarak görülmüştür. Modern olan ilerlemeci, gelişmiş olarak görülebildiği gibi geleneksel olan geri kalmışlık, gelişmemişlik olarak görülebilmektedir. Ancak bilinmelidir ki toplumlar geleneklerin varlığı ile örf, adetlerin, tarihlerinin varlığı ile geleceğe yatırım yapmaktadırlar.

Dijital çağ ile geleneksel yapılarda değişmekte olan birkaç kurumun ele alınması amaçlanmaktadır;
Ele alınmak istenen ilk kurum aile ve aile özelinde çocuğa olan bakıştır. Toplum içerisinde en küçük kurum olan aile toplumların değişiminde oldukça etkili bir rol oynamaktadır. Toplumun en küçük yapı taşı olan bireyin yetiştirildiği ortam olduğu düşünüldüğünde ailenin önemi bir nebze daha göz önüne çıkabilmektedir. Geleneksel ve post-modern dönem arasında iki aile modeline bakıldığında geniş aileden çekirdek aileye olan geçiş en büyük değişim olarak görülmektedir. Aile içerisinde yalnızca aile bireylerinin söz hakkına sahip olduğu, aile büyüklerinin söz hakkının azaldığı görülmektedir.

Çocuk yetiştirme çerçevesinde ise çocuğa olan bakış değişmiştir. Geleneksel modelde çocuk; aileye yardımcı olacak, gelire katkı sağlayacak bir konumdayken post-modern döneminde bu bakış açısı değişmeye başlamıştır. Çocuğa yönelik ilgi ve çocuğun aile içerisindeki söz hakkı artmıştır. Çocuğun duygusal değer kazandığı bir döneme geçilmiştir. Ancak dijital çağın çocuk üzerindeki olumsuz etkileri de yadsınamayacak kadar fazladır; oyun bağımlılığı, fiziksel kayıplar, bilişsel fonksiyon eksikleri gibi sorunlar görülmektedir.

Aile içerisinde kadının rolü ise değişen olgulardan biridir. Dijital çağda iş gücüne duyulan ihtiyaç ile kadın evin içerisinden çıkıp iş hayatına girmiştir. Kadının ev dışında sorumluluklarının arttığı bu yeni dönemde ne yazık ki kadının ev içindeki rollerinde azalmalar görülmemiştir. Çalışma hayatına atılan kadın mesaiye kalır gibi evdeki sorumluluklarına da devam etmektedir.

Post-modern dönemde yaşlılık olgusu ise incelenecek olan ikinci olgudur. Geleneksel dönemde hürmet gösterilen, bilgi birikimine saygı duyulan ve istifade edilmesi amaçlanan yaşlı birey post-modern dönemde bu bakış açısından uzaklaşmaktadır. Dijital çağ ile bilgiye ulaşımın hızı, kolaylığı ve bilginin her türlüsüne ulaşımın sağlanması yaşlı bireylerin tecrübelerinden yararlanma olgusunu geride bırakmaktadır.

İncelenecek olan son olgu eğitim ise dijital çağın en büyük faydaları arasında sayılabilmektedir. Yalnızca yüz yüze eğitimin ve ulaşılabilirlik açısından imkân sağlanan alanlarda görülen kısıtlı eğitim döneminden teknolojik araçlar yardımı ile online eğitime geçilmiştir. Zaman içerisinde de online eğitimin artırılacağı ve donanımlaştırılacağı öngörülmektedir. Ulaşımın sağlanmasının zor olduğu bölgelere teknolojik aygıtlarla kolaylıkla ulaşıldığı, farklı kütüphanelerin bilgi kaynaklarından kolayca yararlanıldığı görülmektedir.

Geleneksel olan ile post-modern olan arasındaki rekabet durumunun ortadan kaldırılması gerekmektedir. Geleneksel olan modern dönemin aygıtları içerisine yerleştirilerek topluma sunulmalıdır. Modern döneme olan geçiş gelenekselden kopulacağı anlamına gelmemektedir. Aynı şekilde modern dönemde karşılaşılan olumsuzluklar modern dönemin kaçılması ve kabul edilmemesi anlamına da gelmemektedir. Geleneksel ve modern olan arasında bir köprü kurulması ön görülmektedir. Var olan yeni dönemin geleneksel dönemin bir tesiri olduğu unutulmamalıdır.